Çocuğun yaşının hiçbir önemi olmaksızın tüm anne ve babaların mutlaka sahip olması gereken iki temel özellik vardır. Bunlar bilinç ve sabırdır. Neredeyse tüm anne babalar bilinçli ve sabırlı olduklarını düşünürler. Ancak çoğunlukla farkında olmadan bilinç ve sabrın öğrenilen şeklin dışında sergilenmesinin basit üç nedeni vardır. Bunlar; çocuğun beslenmesi, uyku düzeni ve davranış şekilleridir. Her üç konuda da sorunla karşılaşan çoğu ebeveyn sabrını yitirmektedir. Sürekli bir şekilde sabırlı ve bilinçli davranmak kolay olmasa da kendimize sürekli bu konuda telkinler verip duruma alışmayı deneyebiliriz.
SABIR
Her anne baba çocuğun doğumundan itibaren düzensiz bir yaşama geçiş yapar. Bazı insanlar için sadece düzensizlik bile başlı başına sabredilemez bir şeyken, dökülen yiyecekler, sürekli kirlenen kıyafetler, kırılan objeler ve daha sayamadığımız birçok nedenden ötürü sabrımız taşabilir. Ama bir düşünsenize iki yaşındaki çocuğumuz hiç su dökmeden nasıl bardaktan su içmeyi öğrenebilir. Çoğu ebeveyn bu durumda çocuğa kendisinin su içirdiğini kabul etmektedir. Ama çocukların hemen hemen her şeyi deneme yanılma yöntemiyle öğrendikleri gerçeğini kendimize sürekli hatırlatırsak zamanla hiç su dökmeden içebilmeyi öğrendiğini görürüz. Eğer sabretmeyip müdahale edecek olursak hem çocuğun öğrenme sürecini uzatmış oluruz hem de farkına varmadan kendine güvensiz bir birey yetiştiririz. Çünkü çocuk başaramadığı gerçeğiyle tüm çıplaklığıyla karşı karşıya kalacaktır. Bu tür örnekler çoğaltılabilir.
Sabır özellikle istenmeyen bir davranışı değiştirmeye çalışırken çok fazla önem taşımaktadır. Doğal olarak çocuğun yaşı büyüdükçe sabrederek harcanan zaman da uzayacaktır. Her birey için değişimin zaman alacağı su götürmez bir gerçektir. Süreci hızlandırmaya çalışmak sadece sabrınızı zorlayacak, sürece katkı yapmayacaktır. Anne babaların karşılıklı olarak birbirlerine sabırlı olmayı telkin etmesi en etkili yöntemdir.
BİLİNÇ
Öncelikle çocukların bakış açısının bizlerden çok farklı olduğunu bilmek çok önemlidir. Bu bakış açısı hem soyut hem de somut olarak farklıdır. Örneğin çocuğun boy hizasına eğilerek bir şeylere bakmak somut bakış açısını anlamasına bir örnektir. Aynı zamanda yeni doğmuş bir bebeğin kalabalık bir ortamı nasıl algılayacağını anlamak için de gözlerinizi kapatıp sadece uğultuyu ve farklı kokuları hissetmeye çalışın. İşte bu da soyut bakış açısına uyan güzel bir benzetmedir. Her iki durumda da çocuğunuzun sizden çok daha farklı algılarla etrafı gözlemlediğini düşüneceksinizdir. İşte çocuklara karşı sabır-bilinç içerisindeki bilinç tam olarak bunu ifade etmektedir. Sabır-bilinç ilişkisine bir örnek vermek gerekirse; ağlayan bir bebeği hayal edin. Bebekler sorunlarını anlatmak için ağlama yolunu seçerler. Aslında seçebilecek başka yolları da yoktur. Bu onların ilk dilleridir. Ağlayan bir bebeğe “ne de olsa az sonra susar” diyerek bıkkınlıkla arkanızı dönmek son derece yanlış bir davranış şekli olacaktır. Nitekim bu onlara “benim için değersizsin” ifadesini verir.
Tüm bu örnekler çoğaltılabilir. Tüm bunları birleştirdiğimizde sabır-bilinç ilişkisi içerisinde çocuklarımıza yaklaşmanın, onların psikososyal gelişimlerine ne denli katkı yaptığı aşikardır.